Hakkımda

Fotoğrafım
Kendimi yıpratacak olan şeyler o kadar boştuki ölümlü dünyada değmez.Aç gözlü olmayan hepsi benim değil yeteri kadarı benim olsun diyen bir yapıdır bedenimin taşıdığı.

18 Şubat 2011 Cuma

18 Şubat

Blok oluşturmak ülkemizde çok sık görünen bir durum değil.Tüm dünya ülkelerinde çok popüler durumda.Şu an How I Meet Your Mother dizisinin 4. sezonunu izliyorumda oradaki Barney Stinson karakteri bile 2007 yılında hergün blok oluşturduğunu gösteriyor.Üstelik bunu daha önceden yaptığını her fırsatta söyleyerek.Üstelik bir karı olmadan ve zevk alarak yaparak.Gezilip görülmesi gereken o kadar çok yer varki...Gerçek aşkı bulmak isteyen sufiler de bu yola başvurmamışlar mı?En bilinen örneği Şems Tebrizi. Mevlanın can yoldaşı...Güzel şey olsa gerek kendini yollara vurmak.Ne dert ne tasa.Hiçbirşey umurlarında değil.Sadece yüce yaratıcımızın bizlere sunmuş olduğu mücizevi güzelliklerden zevk alarak.Zorunda olmayıp isteyerek yaparak.Şu yazdığım cümleler beni o kadar güzel tarif ediyorki.Daha ötesi olamaz.Hayattan zevk almak sadece zenginlerin yapacağı bir uğraş değil.Benim için hayattan zevk almak ya da mutlu olmak bir yere gittiğim zaman arabamın çekileceği korkusu yaşamadan park yeri bulmak,karamelli latte içmek,Beşçeşmelerde bulunan Çağla cafede adeta kendime loca edindiğim masamda oturarak trenden inen insanları önümden geçerken yaptıkları konuşmaları dinleyerek dertlerini anlamaya çalışmak ve Kozyatağında çok sevdiğim bir abimin cafesinde yalnız başıma oturup sıcacık çayımı içip dalmak, cafenin sahibi İbrahim abiminde her seferinde kardeşim bir problem varmı diyerek beni daldığım düşlerden çekip alması.Bunlar benim mutluluk kaynağım.Zengin değilim ama mutluyum.Çünkü bunları yaşayınca mutlu oluyorum.Çünkü gerçekleştirebileceğim hayaller kuruyorum.Ve yine çünkü hayallerimin peşinden koşuyorum.Her seferinde olduğu gibi hayatımda ilkleri ben yaşıyorum.Benim hayatımın benim tecrübelerimle temelinin atılması gerektiğini biliyorum.Elbette şanslıyım.Bana her konuda destek veren bir ailem var.Hiçbir zaman verdiğim kararları bırakın reddetmeyi sorgulamadılar bile.Bu nedenle evcilim.Bu nedenle çıktığım kızları hep annem gibi görmek istiyorum.Annem gibi temiz,doğal ve kendini bilen.Bunları kız arkadaşlarıma söylediğim zamanda ya geri kafalısın diyorlar ya da kıskanç.Keşke görselerdi onlara neden saçının rengini doğal rengine döndür,çok fazla makyaj yapma ya da elbiselerine dikkat et dediklerimi.Görselerdi onları ciddiye aldığımı düşüncelerimin saygınlığını, onları skor yapmak için değilde tanıyıp gelecekleri olmak istediğim düşüncesinde olduğumu.Gerekirse hiç olmaz ama bu saatten sonra ailemden hayatta ayrılmam.İsteyen gelir istemeyene saygı duyarım.Aşığım ben hem de çok.Başta hayatta en çok değer verdiğim, erken yaşta eşini kaybettikten sonra kendisini çocuklarına adayan Babaneme.Aşığım ben anneme,babama,halama ve amcama.Kimseler olmasın benim için sadece siz olun.Siz nasıl gençliğinizi benim eğitimime adadıysanız bende kendi hayatımın geri kalanını sizlere adayacağım.Ben sizlerle mutluyum.Ben küçük uğraşlarla küçük durumlarla mutluyum.Ben aslında zenginim.Yüreğimde birden fazla insanı canımdan çok sevdiğim insanları barındırıyorum.Fiilen zengin değilim.Belki kendimi kaybedip cep telefonumu altından kaplama bir kılıfla muhafaza etmiyorum,belki bentleylere binemiyorum.Ama ne farkeder ki...Sonunda her canlının bir tadacağı gibi musalla taşına yatmayacakmıyız.Onlar gibi ölümden korkmak gibi bir derdimde yok.Çünkü ben biliyorum ki dünya bir son değil bir başlangıç.Burada sınanıyoruz.Ya sonrası.İşte önemli olan sonrası değil mi? Bu da dünyada kendini huzurlu yapacağın işlerle uğraşmaktan geçiyor.Gerisi hikaye.İçtiğin kahveden tat almasını bilin.Nefes almanıza bile şükredin...

12 Şubat 2011 Cumartesi

13 Şubat

Herkes kitabım hakkında ne kadar da merak sahibi ve ilk alanlardan olacaklarını söylüyor.Ne mutlu bana ki böyle dostluklar kazanmışım.Bana değer veren ve yaptığım işlere güvenen.Bu konuda çok mutluyum.Ama bu işler öyle aceleye gelmez.Herşeyin yeri ve zamanı var.Bu konuda mükemmele yakın olmak gerek.En mükemmelliyetçi insanlar da hiçbirşeyin mükemmel olmadığını bilen insanlardır.Benim hesabım da bu. Ama iş sadece yazmakla bitmiyor.Bunun pazarı çok önemli.Şanslıyım ki çağımız bilgisayar çağı ve reklamın ucuza kapatılacağı internet var.İlk etapta bir internet adresi alınması gerek.Sonra el ilanlarının yaşam kalitesi yüksek olan okuma seviyesi gelişmiş yerleşkelerdeki posta kutularına konulması var.Benim için şans olan Ayşe Aral ve Başak Sayan var. Ayrıca en önemlisi de okullar var. Lise ve üzeri olan okullar. Yapılacak kampanyalar ile birçok öğrenciye piyasa değerinden çok çok altında fiyatlarla ulaştırılması var.Var oğlu var.Ama en öncesinde herşeyin bir sırası var.Sadece birşey yok.EVLİLİK.Uzunca bir sürede olmayacak.Belki master sonrası düşündüğüm doktora tezimi yaptıktan sonra olabilir.O da bir ihtimal.Düşününce bile çok uzak olduğu anlaşılıyor.Geçenlerde bir arkadaşımın içini karartmıştım.Ama ikna yeteneğimin güçlü olmasa tabi ki bu durum söz konusu olmazdı.Bahsi geçen arkadaşım 28 yaşında.Birine de deliler gibi aşık.İlk fırsatta evleneceğini söylüyor.Ama önünde birkaç engel var.Mesela bu arkadaş daha öğrenci ve mesela bu arkadaş daha askere gitmemiş ve yine mesela bu arkadaş işsiz olduğundan ekonomik olarak çok iyi durumda değil. Okulunda 3. sınıfta derslerden de bıkkın vaziyette. Eğer bu yıl geçemezse okulunu bırakıp askere gidip gelecek ve evlenecek hesabınca.Ta ki benle konuşuncaya kadar. Bana bu düşüncesini açtıktan sonra biraz sustum ,bu bir stratejiydi.Onun dediklerini haklı bulmuş gibi gösterdim kendimi.O da oltaya geldi.Tamam dedim haklısın.Sevmek sevilmek güzel şey olsa gerek.Peki şöyle düşün, ilk olarak en basitinden bir örnek vereyim, Kartal sahile gittin.Telefonla sevgilini aradın ve onu da davet ettin bir çay bahçesine.Hani çayların 1 TL olarak satıldığı çay bahçesine. Sevgilinin bir şeyden haberi yok ama sen çok heyecanlısın.Çünkü evlenme teklifi edeceksin.800 TL ücret aldığın bir iş var.650 TL'na gidip en ucuzlarından üstünde taşı bile gözükmeyen bir tek taş aldın.Ona vermek için sabırsızlanıyorsun. Kız geldi.Biraz soluklandı. Çayından bir yudum aldı. Ve sen kırmızı çok şekil bir kutuyu önüne koyup kapağını açtın.Ve benimle evlenir misin? Kız duygulandı. Gözyaşlarına engel olamadı.Kabul etti.Çok mutluydu ve hayatının geri kalanını senle geçireceği için bahtiyar hissediyordu kendini.Aradan 10-5-4 yılı bırak 2 yıl sonra bir arkadaşın nasıl evlenme teklifi ettin diye sorsa bile sen bir çay bahçesinde oturuyorduk ve öylesine ettim.Peki bir de şöyle olduğunu düşün ,ekonomik olarak fena bir konumda değilsin.İyi de kazanıyorsun.Öyle bir teklif etmek istiyorsun ki bundan 50 yıl sonra bile hatırlayıp göğsünü gere gere söyleyebilesin.Mesela Piet Lotti de oturdun.Ama bu sefer çaylar 10 TL.Aşkım hadi gel bulutlara bakalım.Kaç kuş var.Aynı sayıyı tutturabilecek miyiz? O sırada bir uçak geçer BENİMLE EVLENİR MİSİN? pankartı taşır arkasında.Sonuç değişmez kız yine kabul eder ama bu sefer çok daha mutlu olarak.Hadi bunu geç.Başka bir örnek daha vereyim.Günümüzde ülkemizde erkekler bazı şeylere doymadan evleniyorlar.Evlendikten sonra da gözleri yine dışarıda oluyor.Aldatma olayları yaşanıyor. Kadın eninde sonunda yakalıyor.Sonuç ya ayrılık ya da kısasa kısas.Yani ihanete ihanet.Ve yine sonuç şiddetli güven eksikliği.Hadi bunu da geç.En önemli sorun, ÇOCUK.Bu en fenası , çocuk varsa sen yoksun.O var.Bakamamazlık edemezsin.Aman işim var aman çişim var olamaz.Kendi isteklerin geride kalacak.Onu bırak isteklerin bile olmayacak.Bu çocuk olacak mı? Olmazsa tedaviye ne kadar para vereceksin.Bunu bırak oldu diyelim.Çocuk doğdu.İlk zamanlar uyku haram.Sonra bez parası,oyuncak parası,doktor-hastane parası,az daha büyüdü kreş parası,anaokulu parası.İlköğretimde devlet okulunda okusa bile aidatı,önlük parası,kalem defter parası.Kitap demiyorum onu devlet veriyor.Sonra paragöz öğretmenlere verilen çocuğunun Fen bilgisi gibi derslerde geçmesi için özel ders parası,sonra anadolu lisesi sınavları gibi sınavlar için dersane parası,süreç tekrar ediyor,aidat,özel ders vb.Ama bu sefer daha farklı bir durum ortaya çıkıyor.ÖSS.İşte servetinden büyük lokmayı alan kısım.Öss'ye hazırlık için dersane parası.Sonra kazanamaması.Ama bir vakıf üniversitesine kayıt olması.Yıllığı en ucuzundan 10.000 TL olan. *4'ten 40.000 TL yapar.Sonra buradaki kitap parası.Sonra oğlansa baba dışarı çıkıcam arabayı versene,baba Aslıyla buluşacağım 150 TL versene. Ve can alıcı nokta; Baba ben araba istiyorum.Buyur cenaze namazına.Sen bu en son aşamada emeklilik günlerine yaklaşmışsın.Pardon ne demiştin? Cilt bakımına mı gideceksin.Gidersin arkadaşım gidersin tabi yersen :)) Bu konuşmadan sonra surat ifadesini görmeniz gerekti.Oturduğumuz masadan kafasındaki kızgınlık bildiren ünlem işaretleriyle birlikte soru işaretlerini de alarak ayrıldı.Çok güzel bir duyguydu benimkisi:)Evililik mi o da neymiş.Belki sonra.Ama ailemle birlikte yaşamayı kabul ederse...

9 Şubat 2011 Çarşamba

9 Şubat

Kararsız olmak...Başına gelebilecek en kötü durum olsa gerek.Bugün öyle çok git gel yaşadım ki.Benim iyi olmamı istemeyen,sürekli rakip olarak görüp geçmek isteyen bir kişiye yardım etsem mi yoksa etmesem mi? Etmezsem layığını buldu deyip sevinmeye çalışacağım.Eğer edersem vicdanım rahatlayacak.Yeni bulduğum kendimi yaşayacağım.Doya doya hemde.Bugün bir hikaye okudum.Hintli bir adam bir gölün kenarında akrepin tekinin suya bata çıka kurtulmaya çalışmasını seyrediyormuş.Sonra yardım etmeye karar vermiş.Adam ne kadar eliyle kurtaymaya çalışsa akrepte her seferinde sokuyormuş.Etrafındakiler adama bırak artık ellerin kötü duruma geldi demişler.Ama adam sokmak akrepin doğasında var.Gayet normal bir durum.İnsan doğasında da sevmek var.Şimdi akrep doğallağını yaşıyorsa,insan olarak bende yaşamalıyım.Sevmekten asla vazgeçmemeliyim demiş.Sonuçlarına katlanarak akrebi kurtarmış.Ama aslında vicdanını karanlıkta çekip kurtarmış.Eğer bir kişi size geçmişinde ne kadar kötü davrandıysa davransın, siz hep ona kucak açın.Sevgi çiçeklerinizi ondan esirgemeyin.O görmezse bile elbet başka bir yerden açıklanamayan bir şekilde karşılığını alırsınız.Hem de bunun bilincinde olarak.

5 Şubat 2011 Cumartesi

5 Şubat

İnsanları umutları hayata bağlar.Umutların besin kaynakları da hayalleridir. Yaşadağımız coğrafyada hayal kurmak biraz lüks gibi algılanmakta. Kimileri de nasıl olsa gerçekleşmiyor neden hayal kurayımki sonunda hüsrana uğrayıp mutsuz olmak var diyor. İşte ben bu kişilere gerçekten ateş püskürüyorum. Bilmiyorum belki metafiziğe inanmamdandır.Ya da SECRET adlı kitaba bağlı kalmamdan.Hayat felsefem hep iyi düşün iyi olsun.Ama gerçekten oluyor.Bu tezimi her kesim kabul edebilir.Felsefe 1: Sürekli olmasını düşün(Dua et) Felsefe 2: Olması için elinden geleni yap (Tevekkül et) Felsefe 3:Teşekkür et (Şükür et). Anlaşılacağı üzere müslümanlıkla da aynı paralellikte gitmekte. Çevremdeki bütün insanlara bu düşünceleri aşılamaktayım ve sonucunda başarılı oluyorum.Birçok tanıdığım beni bir motivasyon kaynağı olarak görmekte.Life coach denilen mesleği bana yakıştırmaktalar. :)) Ama en başından da belirtriğim gibi bende hayallare sahibim.Ve bu hayaller zamanla gerçeğe dönüşebilme aşamasına geldiği için ideallerim olmuş durumda.Şu an sadece kitabım benim için söz konusu.Yazın sonları gibi gitmiş olduğum bir kitap fuarında birçok yazarla sohbet edebildim.Bazılarının da eserlerini imzalattım. Anladım.Anladım ki onlarda benim gibi etten kemikten yapılmış insanlar.Hayalgüçleri çok yüksek.En önemlisi de yazmayı çok seviyorlar.Gittiğim günde yurt dışından Portekizden konuk yazarlar da vardı. Hepsinde kendimi buldum. Hepsi durağan çok statiklerdi. İçtikleri kahvenin tadından bile mutlu olan insanlardı.Evet bende böyleyim.Eskiden üniversitede okuyan herşey benim olsun diyen gözü dışardaki Can değilim.Kim bilir belki o günleri yaşamasam bugünkü gibi kaderimi yaşamaya razı olan ben olmazdım. Benimde durağanlığım İngiltere de bir okula eğitim almak için gittiğim günlerde başladı. Kendimi buraya o kadar ait görüyordum ki.Sadece evlere ayakkabı ile girmekten başka hepsini bende Türkiyede yapıyordum.Sex,alkol,gece klubü...Sonra birgün, ama o gün beni benden etti. Bir kız çocuğu.(Yaşı daha on bile olmamıştır) gördüm.Yalnızdım.Güneş batmaya çok yakındı.Arkadaşlarla vedalaşmış bir pubtan çıkmış sahilde yürümeye karar vermiştim. Kız yanında bir erkekle kumsalda oturuyordu.Elinde bira şişesi vardı. Erkek sevgilisi olması yüksekle ihtimaldi. Sevişiyorlardı. Ne oluyor dedim kendi kendime.Kız sarhoştu.Hoş, erkeğinde pek bir farkı yoktu.Ama ulu orta sevişiyorlardı. Midem bulandı.Dayanamadım.Gidip polise anlattım. Poliste ikisini aldı.Büyük bir ihtimalle ailelerine vereceklerdi.Ama o kadar.Onlar için onlar özgürdü.İstediklerini yapabilirlerdi.Sonra durdum.İyi ki Türküm.İyi ki benim örf ve adetlerim var dedim. Ülkemi bir kez daha sevdim. Elimdekilerin AİLEMİN bile kıymetini bu olaydan sonra çok iyi anladım.Sonra duruldum.Duruldum işte. Huzuru buldum.Sufizmi sevdim.Birisine kızdığım zaman eski Can gider kavga ederdi.Şimdi sadece yazıyorum.İçimdeki kızgınlığı yazmakla atıyorum.Ama kitabımda kötü karakterlere isim oluyorlar ama iyi.Ben mutluyum.Çok zengin değilim.Ama hayallerim zengin.Bu da bana yetiyor.Her şeye iyi tarafından bakıyorum.Eee iyi düşün iyi olsun :))

4 Şubat 2011 Cuma

4 Şubat

Uzun bir düşünme sürecinden sonra bir blog oluşturmaya karar verdim.Şu an daha planlarımı uygulamaya başlamadığım için böyle sessiz ve sedasız bir başlangıç oldu.Normalde mayıs ayında üzerinde titizlikle çalıştığım kitabımı bastırmayı düşünüyordum ama bazı özel durumlardan dolayı bir süre ertelemek zorunda kaldım.Önümde bir takım engeller bulunmakta.Öncelikle yazın askerlik işlemini halletmem gerek.Daha sonra dönünce de kitaptaki kahramanımdan birisi olan Petr için Çek Cumhuriyetine gideceğim.Zaman ve mekan kitabın hafızalarda kalınabilmesi için ön planda yer almakta.Demiş olduğum gibi çok büyük bir titizlikle çalışmalar devam edecek.